25 Ağustos 2013 Pazar

Daldaki iki yaprak.

Garip...Çok garip biliyor musunuz? Eskiden "Dost" dediğim insanlar şuan sadece rehberimdeki basit isimler.Bir dostluğu ayakta tutmak çok mu zor? Çok mu zor sevgini paylaşmak.Çok mu zor hüznüne ortak olmak.İlacı ne bu dostluğun kullanma tarihi ne? Üzülüyorum ben her gece düşündükçe eski dostlarımı.Sonra gülümsüyorum sanki onlar yanımda beraber şarkı söylüyoruz.Sanki ellerimizde kadehlerimiz hep bir ağızdan bu dostluk bitmesin diyoruz.Sanki onlar hala yanımdalar her kelimem de  onların izi var. Bilmiyorum belkide ben abartıyorum belkide ben onlar için çoktan silinmiş gitmiş bir hatıra olmuşumdur.Özlüyor muyum  acaba?Gerimi dönmek istiyorum?Bazen zamanı geri almak istiyorum şöyle bir geçmişe bakmak dostlarımı hatırlamak istiyorum.Bizler aynı ağaçtaki yapraklar idik. Koca 2 mevsim yan yana geçirdik bazen sen ağladın bazen ben.Hep bir çıkış yolu bulduk mutsuzluktan.Her zaman gelirdik kötülüklerin üstünden.Ve ağlardık her gecenin sonunda , karanlık ta , yıldızların altında.Öyle bir dostluğumuz vardı ki sanki yüz yıllar geçse yan yana aynı dalda duracaktık.Sonra sonbahar geldi, ağladı üstümüze gökleri yıldırımlar düştü,rüzgarlar esti.Ben hep dayandım hep umudun olduğunu düşündüm.Sen gelen rüzgar ile koptun uçtun gittin.Dostluğumuz böyleydi bizim daldaki iki yaprak  misali.Acaba ben mi yapamıyorum? Tek ben mi unutamıyorum? Belkide onlarda beni hatırlıyordur.Belki onlar için hala dosttum dur.Belkide hala  silinmemişimdir.

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Bugün benim doğum günüm.

Bugün benim doğum günüm.Telefon çalmadı bugün hiç, uzun zamandır takvime ilk kez bu kadar çok baktım.İlk kez saatlerin bu kadar anlamlı olduğunu fark ettim.Yaşımın özgürlüğe açılacağını bilemezdim.Artık devlet bile benim büyüdüğümü kabul ediyor.Ne fark eder ki? Büyümenin ne anlamı var her sene ağlarken.Ne anlamı var daha fazla acı çekmenin, Ölüme gitgide yaklaşırken ne anlamı var mumları üflemeye.Küçükken büyüyünce  acıların sona erdiğini, ağlamanın durduğunu, insanların iyi olduğunu zannederdim.Sadece biraz özgürlük verdi bu yaşım bana.Sahte kısa bir özgülük...Ölmeden önce müzik dinlemek istiyorum...Güneşin batışını görmek, dalgaların sesini duymak, şansım varsa sevdiğim kadını son kez görmek.Her "mutsuz" geçen senenin ardından eğlenmek ve gelecek "mutsuz" yılları kutlamak.Gereklimi öleceğimi bildiğim bir seneyi kutlamak.

6 Temmuz 2013 Cumartesi

İhtiyaç...

İlk başta pek bir beklentim yoktu hayattan.Sonra ihtiyaçlarım çıktı ortaya sonrada zevklerim.Sonra sen çıktın karşıma.Benim için sadece "zevk" tin yani ben öyle sanıyordum sen gidene kadar.Sonra anladım ki sen ihtiyaçmışsın benim için.Sen bir geldin dağıldı dünyam.Sonra gittin, sanki hiç gelmemiş gibi.Seni aradım otobüs duraklarında, meyhanelerde, sokaklarda.Sen yoktun yağmur vardı, kar vardı, rüzgar vardı sadece.Dar sokaklar da duyulan ıslık vardı bide.Sonra bıraktım aramayı vazgeçtim korktum.Ama asla sıkılmadım seni aramaktan bıkmadım kayıplardan.Sonra hüzün oldun buldum seni, yalnızlık oldun buldum seni, ölüm oldun buldum seni, kavga oldun sokakta, gece oldun gündüze, kabus oldun geceme.Sonra tekrar gittin.Her gidişinde bekledi kalbim seni ama ben beklemedim.

4 Temmuz 2013 Perşembe

Niçin Savaşıyorum?

Niçin savaşıyorum?Neden pes etmedim oyunun başında.Neden acı çekmeye devam ediyorum.Savaş bitince ne olacak cennet mi? Yoksa cehennem mi?Aslında cehennemi yaşıyoruz bu hayat da cenneti de.Ama bazı zamanlar farkını ayıramıyoruz.Benim içinse hayat farkı bulmaktı hep.Tam buldum dediğim an cennete dönüştü hayatım.Elimden kaçırdığımda ise tam bir cehennemdi ortalık.Etrafım melekler ile doluyken gidip şeytana aşık oldum hep.Belkide yapamıyorum dur beceremiyorum dur yaşamayı.Belkide savaş için fazla iyiyimdir.Hayatımı düzene sokmak için daha kaç kişinin hayatını bozmalıyım.Rahata kavuşmak için kaç kişi rahatsız etmeliyim. Eskiden tam bir "Pislik" tim.Herkesle kavga eder sadece çıkarlarımı düşünürdüm.Sonra büyüdüm biraz düşünmeye hak vermeye başladım.Sonra biraz daha büyüdüm, hayatımdaki etiketleri kaldırdım .Artık insanlar benim için sadece insandı.Sonra çizgimi buldum.Silip doğrusunu çizdim, önemli olanda bu, insanların sizin için çizdiği çizgide yürümek zorunda değilsiniz.Herkes kendi çizgisini kendi çizebilir.Önemli olan doğru çizgiyi çekmektir.Bazen hayatınızda olanlar çizginizin kaymasına yol açabilir.Yada çizginiz sizi sınırlayabilir o zaman tek yapmanız gereken "Siktir" edip çizgiyi başka yere çizmek olacaktır.Çizgiler zamanla silinir geriye sadece izleri kalır.Çizginizi başkasının çizmesine izin vermeyin!

3 Temmuz 2013 Çarşamba

Bazen ölmek iyi geliyor insana...

Bazen ölmek iyi geliyor insana.Gözünü kapatmak, bırakmak kendini yalnızlığa.Yaşayanların ne yaptığı umurun da olmadan.Kalbin kırılmadan, ağlamadan, insanların ağzından çıkan kin ve nefretler olmadan.Sadece sessizlik.İnsanların sesleri yok, kuşların cıvıltısı, yağmurun sesi yok.Sadece sessizlik.Siyah bir sessizlik.Sen yoksun orada, senin acın yok orada, kırmak için bir kalp yok orada.Sadece sessizlik var.Alçak tavanlı dar bir ev var orada.Ben her sabah biraz ölürüm...

24 Haziran 2013 Pazartesi

Bir çocuk kahkahası.

Seni hatırlıyorum geceleri yatarken.Her sabah kabirim olan bu yatakta açıyorum gözlerimi, tavana bakıyorum uzun uzun.Sonra bir sigara yakıyorum sessizce.Dışarı dan sesini duyuyorum, bir çocuk kahkahası arasına saklanmış.Gökyüzünden geçen martı oluyor sesin.Masamdaki yarısı boş rakı bardağı oluyor.Koparılmayı  unutulmuş takvim yaprakları oluyor sesin.Sokaktan geçen insanların sesi oluyor bazen.Annemin söylediği ninni oluyor.Babamın sigarası oluyor.Dalga sesi oluyor sessizliğin.Sessizliğin acı oluyor kalbimde,ölüm oluyor tezkere bekleyen  askere.Açlık oluyor eve ekmek götüremeyen babaya.Soğuk oluyor şehrin evsizlerine.Yalnızlık oluyor otobüs durağında yatan adama.Ceza oluyor daha başlamamış yeni bir güne.Türkü oluyor dedemin dilinde.Gece oluyor aydınlık günüme.Ölüm oluyor aldığım  her nefeste.Seni hatırlıyorum...

23 Haziran 2013 Pazar

En çok seni götürdüm o evden...

Neden olmuyor? İstediğimiz şeyler neden hep imkansız? Gitmek istediğimiz şehirler neden uzakta? Çok garip hissediyorum normal insanlarda daha farklı.Sanki ölmeyecek gibi hissediyorum hayatımın son yıllarında.Savaşmak için geç, ölmek için erken, aşk için çok aptalım.Bilmiyorum belkide denemeliyim aşkı sevdayı.Belkide beni ölüme alıştırır yada yaşama bağlar beni.Onu hatırlıyorum bazen,mutfak duvarına yaslanmış üstünden benim tişörtüm.Bana bakışını hatırlıyorum.Gözleri dolmuş,gözünün altları morarmış,küçük bir tebessüm vardı yüzünde.Sonra bir sigara yakıyor karşımda.Git diyor bana defol diyor.O ki bir melek kadar güzel ağzından damlaya kin ve nefret etkisini göstermiyor kalbimde.Yere bakıyorum kırık tabak çanak.Sandalye düşmüş masa kırılmış...Sanki savaş varmış bu evde ama yalnızca yanımda sevgi getirmiştim o eve.Eşyalarımı topladım kapıya yaklaştım ve sen sustun, sanki bir daha asla konuşmayacak gibi,Ölü sessizliği olmuştu ev.Hayatımda o evi ilk kez bu kadar sessiz görüyordum.Kapıyı açtığımda sadece soğuk vardı bir de köpekler havlıyordu yan mahallede.Sana gidiyorum dedim, hoşçakal dedin sanki bir anne şevkati ile.Giderken en çok seni götürmek istedim yanımda.Bavulumun bir köşesine de seni koyardım.Ama sen gelmedin.Evden uzaklaşırken yağmur başladı.Yağmur göz yaşlarıma karışmıştı rakı misali.Sokağın köşesindeki bankta oturdum bir süre.Ne kadar da kendime yakıştıramasamda ağladım bir süre.Parkın ışıkları da söndü en sonunda bense kapattım gözlerimi İstanbulun ayazına.Sabah özür dilemek için eve geri dönmek istedim.İçimdeki çocuk ümidiyle koşuyordum eve sana sarılmak ve göz yaşlarımı omzuna dökmek için koşuyordum.Sokağın köşesindeki çiçekçi den aldığım buketle koşuyordum eve.Evin önünde ambulans ve polisler vardı.Alt komşunun tansiyonu yükseldi zannetmiştim.Kalabalıktı evin etrafı.Tüm yüzler bana bakıyordu korkmuş üzülmüş gözler bana bakıyordu.Bana hediye aldığın yeni ayakkabılarla kana bastım yerdeki.Üstü gazete kağıtı ile örtülü bir ceset vardı yerde.Yere eğildim gazete kağıdını kaldırdım.Yüzünü gördüm.Sanki o seni ilk gün sahnede gördüğüm gibi.Üstünde benim tişörtüm teninde terim gözünde ferin vardı.İşte o zaman öldüm hastalıktan önce.Eve çıktım sonra son kez baktım o eve o her zaman kahkahaların yükseldiği ev rutubet ve pis kokuyordu.O evden sadece senin resmini aldım.Birde seni aldım o evden en çok seni aldım yanımda giderken.